1 Ocak 2021 Cuma

18. YÜZYIL VE İSTATİSTİK BİLİMİNİN DOĞUŞU

 



İstatistikler, olasılıklar dünyasında sınırsız bir varoluşa kapı açan disiplinlerdir. İstatistik biliminin teknikleri ve becerileri kuantum fizikçisine, ekonomistine, sosyoloğuna, psikoloğuna; modern dünyayı şekillendiren ve kontrol eden hemen hemen tüm devlet dairelerinde, bürokrasilerde ve şirketlerde bulunurlar. Dolayısıyla hem akademik hem de pratik çok çeşitli ihtiyaçlara hizmet ederler. Bana göre; belirsizlik bilimidir istatistik. İnsanın düşünmeye başladığı ilk andan itibaren var oluşu kanıtlanmıştı aslında. Hatta daha da öncesi, insanın yaratılışıyla. Ancak literatürde durum böyle değil.

Stigler, bu belirsizlik biliminin kökenlerini, on sekizinci yüzyılda gökbilimcilerin karşılaştığı sorunlar içerisinde kısmen de olsa ele almıştı. Potansiyel hataların ortadan kaldırılması astronomi için hayati önem taşıyorduçünkü önemli teorik konular, özellikle gezegen ve ay hareketi, karmaşık dinamik sistemlerin gözlemleri üzerine hesaplamalı olarak getirilebilecek doğruluk derecelerine bağlıydı. Bu nedenle, Stigler tarafından izlenen bu köken çizgisi, Pierre-Simon Laplace gibi matematikçi-gökbilimcilerin geleneğinden geçiyor ve Adrien Legendre'nin 1805'in en küçük kareleri yöntemini formülize etmesiyle sonuçlanıyordu. Takip ettiği bir diğer yol, matematikçilerin etkili bir olasılık hesabı üretmek için yaptıkları çabaların dizisiydi; birincisi, gözlemlerin sayısı arttıkça hata şansının nasıl azaldığını göstererek ve ikincisi, gözlem tarafından üretilen sonuçların ortalama değerine dayalı hesaplamalar yaparak. Bu tür yöntemlerin takip edilmesiyle, büyük hataların neredeyse kesinlikle ortadan kaldırılacağı ve küçük hataların devam etme olasılığının önemli ölçüde azaltılacağı iddia edilmişti. On sekizinci yüzyıla gelindiğinde, astronomi uzun süredir kurulmuş ve tamamen matematikleşmiş bir disiplindi ve bu nedenle gökbilimcilerin teorik doğruluk arayışında, hatanın ortadan kaldırılması için matematiksel tekniklerin tasarımına önemli ölçüde katkıda bulunulması gerektiği dikkat çekici olmuştu. Bununla birlikte, on sekizinci yüzyılda eşit derecede çarpıcı olan, hem genel hem de derin olan, tüm gözlemlenebilir dünyayı mümkün olan her yerde saymaya ve ölçmeye sunma arzusuydu. Elektrik ve kimya gibi deneysel fiziksel bilimlerde, sadece birinin beklediği yerde değil, açıktı. Fizik ve astronominin doğal dünya için kanıtladığı gibi, sosyal dünyayı anlamak, tahmin etmek ve kontrol etmek için başarılı olabilecek uygulanabilir bir sosyal bilimi formüle etme girişimlerinde eşit derecede mevcuttu.

19.yy’da meydana gelen Sanayi Devrimi sonucunda, insanlar yeni bilgiler edinmeyi adeta kutsal bir amaç haline getirmişlerdi. Büyük bir iyimserlik dalgası Avrupa'yı yeni olasılıklarla ele geçirdi. Doğayı yöneten tüm yasaları öğrenmek an meselesiymiş gibi görünüyordu. Fizik, biyoloji, astronomi vb.alanlarda büyük ilerleme kaydetmişlerdi, bu da aşırı iyimserliği haklı çıkarmıştı. O dönem iyi ölçümlere sahip olsalardı, daha makul sonuçlar elde edebilirlerdi. Pozitivistler, bunu anlamsız bulmuşlardı. Ancak Pozitivistleri haksız çıkarabilmek hiç de zor değildi. Biraz önce, on sekizinci yüzyılda, gezegenlerin konumunun bazı ölçümlerini yaparken, bazı hafif sapmalar vardı demiştik. Gezegenin sabit tek bir konumda olması bekleniyordu ve biraz “yanlış yerde" idi. Bu fenomen için iki olası açıklama vardı. Ya model yanlıştı ya da bu verileri toplayan ekipman yeterince hassas değildi. Model oldukça iyi görünüyordu, bu yüzden enstrümanlarda hata olmalıydı. Ekipmanın kalitesini iyileştirmeye başladılar ve beklendiği gibi hatalar azaldı. Fakat ekipman daha doğru hale geldikçe, tuhaf bir şey olmaya başlamıştı; hatalar azalmak yerine artmıştı! Elbette, zamanın bilim adamları bunun nedenini merak etmişlerdi. Ve cevap, dünyamızın deterministik değil stokastik olduğu, yani olayların içsel olarak rastgele bir özelliği olduğu! En iyi veri koleksiyonlarına sahip olsaydık ve doğanın mükemmel modelini bilseydik bile, yine de, kontrol etmediğimiz rastgele faktörler olduğu için iyi bir tahmin garanti etmezdi.


Galton Board : Farklı dağılımların normal dağılıma yaklaştığını göstermeye çalışan bir ekipman.

Yeni dünyayla başa çıkmak için farklı tekniklere ihtiyacımız vardı ve bildiğimiz gibi istatistik tam da burada  çıkageldi. 18. Yüzyıl, İstatistik biliminin doğuşu olmuştu.

 

İstatistik; stokastik bir dünyayı anlamak için bir araç.

Esinlenilen Kaynaklar: 1)The History of Statistics: The Measurement of Uncertainty Before 1900 – Stephen M. Stigler2) İslamiyet ve Pozitivizm – Auguste Comte3)Lectures on the Industrial Revolution of the 18th century in England – Arnold Toynbee




YAZAR: Cennet ÖLMEZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Okul Kulüp Temsilci Liderimiz Gülhan KAYACI’ nın ve ekip arkadaşı Sevde Deran TÜRKER’in IEEE Yıldız Teknik Üniversitesi Topluluğu Yönetim ...